BODRUM, BODRUM, BODRUM...

16.temmuz.2009 perşembe günü sevgili eşim Mine Hanımefendi, tüm briç turnuvalarına birlikte gittiğimiz manevi kızımız Ayşe Kılıçoğlu ve Kocaeli'den Briç dostu sevgili Vecdi Dabanoğlu ile birlikte Bodrum Yalıkavak Briç turnuvasına katılmak üzere yola koyulduk. Akşam ssat:20.00 sularında İzmir'e vardık... Kordonboyu'nda bulunan konaklama yerimizde denize karşı yediğimiz akşam yemeği ... Ertesi gün sabah 11.00 sularında Bodrum'a hareket ettik. İzmir sahilden Seferihisar üzerinden Kuşadası ve Davutlar yolundaki Nazilliler sitesinde bulunan Briç dostlarımın 1 numarası Sevgili Sevim Alp'i ziyaret..

İlk turnuva cuma günü saat 16.00 da idi. Biz saat 15.55 te turnuvanın yapılacağı Gündoğan'daki Serbay Ilıcak kültür merkezine vardık. 71-72 masada oynanan Bodrum Belediyesi Kupası turnuvası sonunda Ödül alan oyuncular sırasıyla;North -South Birincileri Gülsen ILGIN - Seçil SARAÇOĞLUNorth-South İkincileri Abidin GEZER - Ferhunde AYTÜLSenyör Birincileri Enver DURULMUŞ - Zafer ÖZKANEast-West Birincileri İrfan DOĞAN-Erdal ÇALIŞKANEast-West İkincileri Burak ARALP-Yalçın AYDARBayan Birincileri Ferda DÜNDAR-Serap CARFİMix Birincileri Nuray KAMGÖZEN-Emin KAMGÖZEN

18 Ağustos 2009 Cumartesi günü Gündoğan Belediyesi Kupası Turnuvası yapıldı... Ödül alan oyuncular sırasıyla;North -South Birincileri Yılmaz DAĞDEVİREN-Mustafa ESENERNorth-South İkincileri Murat ERKEL- Aydın GÜRSELSenyör Birincileri Nazım TUNALIOĞLU-Mehmet ESKİZARAEast-West Birincileri Birol US-Hüseyin AVCIOĞLUEast-West İkincileri Zafer ŞENGÜLER-Ali SALGIBayan Birincileri Rezzan KOŞAR- Zizi LEVİMix Birincileri Anita Jane SINCLAIR-Okan ÇAKMAK
Cumartesi gecesi Kültür merkezinin önündeki bahçede akşam yemeği yenildi ve geç saatlere kadar eğlenildi. Kültür merkezi Gündoğan'a hakim bir tepe üzerinde,karşı tepelerde bulunan sitelerin ışığı denize vurmuş, gece serinliği, nefis manzara, canlı müzik ve iki dansöz... Yukardaki fotoğrafı yemek yediğimiz yerden çektim.
![]() |
BODRUM,BODRUM |
SAFLIK ve GÜZELLİKLE KUTSANMIŞ HEYKELLER KENTİ ;APHRODISIAS


![]() |
APRODİSİAS |
D-MARİN TURGUT REİS - BODRUM

sürprizle karşılaştık. Doğuş grubu'nun Turgut Reis'te inşa ettiği muhteşem Marinada Klasik Müzik Festivali vardı.
Ve festivalin sanat yönetmeni kuzenim Candan'ın kızı sevgili Yücel'di. Yücel bize Yıldız Kenter, Halit Kıvanç,Hıncal Uluç, Can Dündar ve daha birçok ünlünün yanında yer ayırmış. Kendimizi oldukça önemli hissettik. Klasik müzikten pek anlamamıza rağmen unutulmaz saatler geçirdik.

Bu yılki festival Kurucu destekçiliğini Doğuş Grubu'nun üstlendiği D-Marin Turgutreis Uluslararası Klasik Müzik Festivalleri'nin beşincisiydi,
D-Marin Turgutreis Marina'da verilen konseri yaklaşık 4500 kişi izledi.Mendelsohn'un keman konçertosu ile başlayan gece, Gershwin'in Mavi Rapsodi'si ile devam etti. Gecenin ikinci bölümünde ise Say'ın keman konçertosu Harem'de 1001 Gece adlı eseri, Patricia Kopatchinskaja solistliğinde sanatseverlerle buluştu.Ceyda Düvenci'nin sunuculuğunu üstlendiği açılış gecesinde bir konuşma yapan Doğuş Holding CEO'su Hüsnü Akhan, D-Marin Turgutreis Uluslararası Klasik Müzik Festivali'nin bu yıl dünyada sayılı festivalin üyeliğe hak kazandığı Avrupa Festivaller Birliği'ne kabul edildiğini açıkladı. 5 yıl içinde 50 bin seyirciye ulaştıklarını belirten Akhan, "Bu ilgi aynı zamanda Türkiye'de sanata ve kültüre bakış açısı ve gelinen çağdaşlık noktasını göstermek açısından da çok anlamlı" dedi.Festivalin Sanat Yönetmeni sevgili Yücel Canyaran , festivalin bu yılki temasını Büyük Besteciler Usta Yorumcular olarak belirlediklerini söyledi. Canyaran, 4 gün içinde 5'i ulusal olmak üzere toplam 13 bestecinin 46 eserini seslendireceklerini ifade etti. Canyaran, festivalin dünyanın marinada gerçekleştirilen tek klasik müzik festivali olduğuna dikkat çekti.
İkinci gece Perşembe akşamı yine herkese nasip olmayacak bir olaya şahit olduk. Festivalin bu yılki ilklerinden biri olan ‘Erhu’ , bu çalgının dünyadaki tek gerçek virtüözü Sun Huang’ın usta yorumuyla izleyicilerle buluştu. Gece Konseri bölümünde sahneye çıkan Sun Huang, Paplo de Sarasate ve Saint-Saens’ın eserlerinden oluşan bir programla Türkiye'de ilk kez Erhu’yu sanatseverlere takdim etti. Gece, Handel’in ‘Havai Fişek’ müziği ile son buldu.
AMASYA-SAMSUN GEZİLERİ
Doğuda Ferhat dağı, batıda Kırklar dağı; ikisinin arasından Yeşilırmak, yeşil yeşil süzülür, gider. Yamaçlarda Amasya'nın birbirinden güzel evleri.
Buradaki dağa adını veren Ferhat, hepinizin bildiği "Ferhat - Şirin" hikayesinin kahramanıdır. Ferhat'ın da bir yüreği vardır. Bu yürek alev alev Şirin için yanmaktadır. Amasya beyinin güzel kızı Şirin, onun yüreğini ateşlemiş, bu ateş bir yangın olmuş. Gel gör ki beyin bir şartı var, kimseler yerine getiremez. Bey demiş bir kere:
- Dağın ötesindeki suyu şehre akıtacak yiğite vereceğim kızım Şirin'i...
Tek başına koca bir dağ yarılır mı? Yarılır. Ferhat gibi aşık olan yarar bu dağı. Bu aşk dağı da yarar, göğü de yere indirir. Almış balyozu eline Ferhat, çıkmış Şahinkaya'ya. Vurdukça ferahlamış, taşlar bileklerinde erimiş. Kocaman kayalar küçülmüş, Yeşilırmak akmış, Kaynar Havuz akmış Amasya'ya. Ferhat'ın alın teri gibi akmış sular şehre. Böylece iş bitmiş, Şirin'ine kavuşmuş mu? Hayır. Kötülükler onu da bulmuş. Şirin'in öldüğü haberini vermişler, suların şehre doğru çağıldadığı gün. Bağrındaki yangının bu sular söndüremez. Atmış havaya elindeki kırk okkalık demir külüngü, düşürmüş başı üzerine. Hemen orada can vermiş Ferhat'cık. Bu acıklı olay unutulur mu hiç? Amasyalılar bu dağa Ferhat demiş, onun dağ gibi derdiyle dertlenmişler yıllarca.
Bir de efsane anlatırlar bu sular üstüne. Amasya'nın Güllübağlarına akan ırmağın kaynağına azılı bir ejder oturmuş, suyu kesmiş bir zamanlar. Bağlar kurumuş, şehir susuzluktan kırılmağa başlamış. Amasyalılar, bakmışlar olacak gibi değil, ejderle de başa çıkmak her babayiğidin işi değil, düşünüp taşınmışlar, bir çare bulmuşlar. Ejderi çatlatıp öldürmek.
Ertesi gün semizce bir katıra, iki çuval tuz yüklemişler, sürmüşler ejdere. Azılı ejder, bir nefeste katırı, sırtındaki çuvallarla birlikte yutuvermiş. Birkaç saat sonra tuzun verdiği hararetle başlamış ırmağın suyunu çekmeğe. Çektikçe şişmiş, dağ gibi olmuş. Az sonra da çatlayıp ölmüş. Amasya da bu felaketten böylece kurtulmuş.
Amasya adına gelince, Milattan önce Birinci Yüzyılda Amasya'da doğan tanınmış tarih- coğrafya bilgini Stırabon'a göre, şehri ilk kuranlar Amazonlar'dır. Amazon kraliçesi Amasis, Karadeniz kıyılarından aşağı inmiş, Amasya'nın bulunduğu yeri beğenerek bir şehir kurmuş, adına " Amasis şehri" demek olan "Amaseia" demişler. Bir söylentiye göre de, bir zamanlar buradaki dağlarda elmas madeni işletilirmiş, bundan dolayı şehre "Elmasiye" denmiş, bu ad zamanla Amasya olmuş. Şehrin adının Amasya'yı fetheden Danişmend Ahmed Gazi'nin karısı "Ümmü Asiye" den geldiğini, Ümmü Asiye'nin Amasya'da oturduğunu söyleyenler var. Fakat, Amasya, Danişmend Gazi'nin burayı fethinden önce de "Amasea" adıyla tanınan, bilinen bir şehirdir.
Buradaki dağa adını veren Ferhat, hepinizin bildiği "Ferhat - Şirin" hikayesinin kahramanıdır. Ferhat'ın da bir yüreği vardır. Bu yürek alev alev Şirin için yanmaktadır. Amasya beyinin güzel kızı Şirin, onun yüreğini ateşlemiş, bu ateş bir yangın olmuş. Gel gör ki beyin bir şartı var, kimseler yerine getiremez. Bey demiş bir kere:
- Dağın ötesindeki suyu şehre akıtacak yiğite vereceğim kızım Şirin'i...
Tek başına koca bir dağ yarılır mı? Yarılır. Ferhat gibi aşık olan yarar bu dağı. Bu aşk dağı da yarar, göğü de yere indirir. Almış balyozu eline Ferhat, çıkmış Şahinkaya'ya. Vurdukça ferahlamış, taşlar bileklerinde erimiş. Kocaman kayalar küçülmüş, Yeşilırmak akmış, Kaynar Havuz akmış Amasya'ya. Ferhat'ın alın teri gibi akmış sular şehre. Böylece iş bitmiş, Şirin'ine kavuşmuş mu? Hayır. Kötülükler onu da bulmuş. Şirin'in öldüğü haberini vermişler, suların şehre doğru çağıldadığı gün. Bağrındaki yangının bu sular söndüremez. Atmış havaya elindeki kırk okkalık demir külüngü, düşürmüş başı üzerine. Hemen orada can vermiş Ferhat'cık. Bu acıklı olay unutulur mu hiç? Amasyalılar bu dağa Ferhat demiş, onun dağ gibi derdiyle dertlenmişler yıllarca.
Bir de efsane anlatırlar bu sular üstüne. Amasya'nın Güllübağlarına akan ırmağın kaynağına azılı bir ejder oturmuş, suyu kesmiş bir zamanlar. Bağlar kurumuş, şehir susuzluktan kırılmağa başlamış. Amasyalılar, bakmışlar olacak gibi değil, ejderle de başa çıkmak her babayiğidin işi değil, düşünüp taşınmışlar, bir çare bulmuşlar. Ejderi çatlatıp öldürmek.
Ertesi gün semizce bir katıra, iki çuval tuz yüklemişler, sürmüşler ejdere. Azılı ejder, bir nefeste katırı, sırtındaki çuvallarla birlikte yutuvermiş. Birkaç saat sonra tuzun verdiği hararetle başlamış ırmağın suyunu çekmeğe. Çektikçe şişmiş, dağ gibi olmuş. Az sonra da çatlayıp ölmüş. Amasya da bu felaketten böylece kurtulmuş.
Amasya adına gelince, Milattan önce Birinci Yüzyılda Amasya'da doğan tanınmış tarih- coğrafya bilgini Stırabon'a göre, şehri ilk kuranlar Amazonlar'dır. Amazon kraliçesi Amasis, Karadeniz kıyılarından aşağı inmiş, Amasya'nın bulunduğu yeri beğenerek bir şehir kurmuş, adına " Amasis şehri" demek olan "Amaseia" demişler. Bir söylentiye göre de, bir zamanlar buradaki dağlarda elmas madeni işletilirmiş, bundan dolayı şehre "Elmasiye" denmiş, bu ad zamanla Amasya olmuş. Şehrin adının Amasya'yı fetheden Danişmend Ahmed Gazi'nin karısı "Ümmü Asiye" den geldiğini, Ümmü Asiye'nin Amasya'da oturduğunu söyleyenler var. Fakat, Amasya, Danişmend Gazi'nin burayı fethinden önce de "Amasea" adıyla tanınan, bilinen bir şehirdir.
Söğüt ve Bilecik Gezileri
09.mayıs.2009 C.tesi 5.Bilecik Bahara Merhaba Briç Turnuvası için Partnerim Haluk Özyuva, sevgili eşim Mine Hanımefendi ve sevgili Ayşe Kılıçoğlu ile gittiğimiz briç turnuvasında Bilecikli Briç dostlarının yanında Ankara'dan Sayın Sevim Alp, Mine Vardar hanımefendiler ve sevgili hocamız Sayın M.Rifat Önal beyefendi ile İstanbul'dan sevgili Aliye-Ufuk Uğur ve Belis-Halil Atalay çiftleri ve de briç duayenlerimizden Sayın Ahu Zobu Hanımefendi ile ve de diğer illerden gelen sayısız briç dostu ile birarada olup hasret giderdikten sonra turnuva bitiminde Bilecik Belediyesinin tahsis ettiği otobüslerle Kuruluş ve kurtuluşun simgesi Söğüt'e Ertuğrul Gazi türbesini ziyarete gittik.Bir dünya imparatorluğunun kuruluş yeri Söğüt senelerdir gidip göemek istediğim yerlerden biri. Aşağıda Söğüt ve oradan gittiğimiz Bilecik Şeyh Edebali türbesinde çektiğim fotoğraflar var. Bu gezi oldukça kısa oldu buralara tekrar gelip daha etraflı bilgi vermek isterim Şu anda size verebileceğim en güzel haber Adapazarı-Bilecik yolunun otoban kalitesinde yapım çalışmalarının kısa bir süre sonra tamamlanabileceği olacak. Bu yol tamamlandıktan sopnra Bilecik Adapazar arası 50-60 dakikalık bir mesafe olacak ki bu yolun Bileciklilere çok şey kazandıracağına inanıyorum.







































Kaydol:
Kayıtlar (Atom)